5 Ekim 2019 Cumartesi

BORSADA NASIL KAZANILIR?

                                                  

        ‘’Nasıl kazanılır?’’dan ziyade, ‘’Nasıl kazanılmaz?’’ın yanıtını aramanın çok daha aydınlatıcı ve yol gösterici olduğunu düşünüyorum, zira ciddi anlamda kazanan sayısının azlığı ve onların da kazanma yöntemlerini paylaşma konusundaki –haklı- isteksizlikleri; paylaşsalar bile bunu ucuza yapmamaları,  bizim gibi küçük yatırımcıları oldukça ucuz (bedava) tek sağlam yola; yani kaybedenleri gözlemlemeye ve onların yaptıklarının tersini yapmaya itmektedir.

          Borsanın hayatla olan benzerliği dikkate alındığında (ki bu başka bir yazı konusudur), tıpkı hayat gibi kazananından çok kaybedeni vardır ve bunlar her yerdedir. Hepimizin etrafında ‘’Hayat Kaybedeni’’ dediğimiz insanlardan fazlasıyla vardır ve bunların hayatta nasıl kaybettiklerini gözlemlemek, akıllı insanlar için ufuk açıcı olmakta ve hayatta başarılı olmalarını sağlamaktadır.

        Hepimizin tanıdığı bir insan modeli: Televizyonun karşısında ayaklarını uzatmış yatmaktadır. Ağzı muhtemelen yarı açıktır ve ‘’son derece önemli’’ (ki bu insanın televizyonda izlediği her şey bu kategoriye girer) bir şey izemektedir. Gözünü ekrandan ayırmadan, yüzünde gözlerini ayırırsa dünya yıkılacak tarzı bir ifadeyle ‘’Bana su getirsene!’’ der.

       Şimdi bu insanı tanıdınız değil mi? Babamız, amcamız, kardeşimiz; çoğu zaman da bizatihi kendimiziz. Bu tipteki insanın hayattaki  ‘’başarısı’’ ona su veren, yemeğini önüne koyan, gömleğini ütüleyen insan(lar)ın kısa süreliğine evden gitmesiyle ölçülür. Yemek, çamaşır ve dahi su içmek bu insan için ciddi bir mücadeledir ve giden kişi(ler) döndüğünde, moralman çökmüş bu hırpaninin yüzüne saç sakal karışımı bir rahatlama gülümsemesi yayıldığını  ve dudaklarını  o can alıcı cümlenin süzülmesi için araladığını görür:  ‘’Bana bir su versene!’’ Televizyon ise hala açıktır.

       Şimdi bu tablodan, akıllı insan, şu basit Aristo mantığı silsilesini yürüterek bir ‘’başarı’’ tablosu çıkarabilir: 1) Benim yaşamsal önemdeki işlerimi birlikte yaşadığım insan(lar) görüyor. 2) O(nlar) olmazsa aç kalırım, giyinemem; yani yaşayamam. 3) Dolayısıyla kendi işlerimi kendim görmeyi öğrenmeliyim.

      Bu basit mantık silsilesi akıllı insanı harekete geçirir ve zincirleme bir reaksiyonu tetikler: Su içmek için mutfağa gidilir, yemek tarifleri incelenip basitten zora doğru denemeler başlar, çamaşır ve bulaşık işleri öğrenilir. Hatta bu yorucu işler için enerji gerektiğinden spora başlanır…  Bu mantık tüm hayata sirayet ettirilir…

        Başarının mottosu yakalanmıştır.

       Bu kadar kalem oynattıktan sonra borsada nasıl başarılı olunur’u yazmak lüzumsuz değil mi?

       Balık ‘’istemek’’ değil; balık tutmayı öğrenmek…


       Borsada başarı budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder